a. foot; leg; step, rung; coğ. tributary; gait, pace; ed. rhyme; kon. act, put-off kon., histrionics gen./hkr. ayağa fırlamak to spring to one's feet (ortalığı) ayağa kaldırmak to alarm people ayağa kalkmak a) to stand up, to rise res. b) to get better, to recover ayağı alışmak to frequent; to be a regular customer of ayağı burkulmak to sprain one's ankle (kendi) ayağı ile gelmek to come of one's own accord ayağı kaymak to lose one's footing ayağı suya ermek to realize the truth ayağı sürçmek to lose one's footing ayağı uğurlu who brings good luck ayağına çabuk light-footed ayağına çağırmak to call into one's presence ayağına çelme takmak to trip up ayağına dolaşmak to encumber ayağına gitmek to visit personally ayağına kadar gelmek to show modesty by visiting ayağına kadar gitmek to condescend to visit; to be obliged to visit ayağına kapanmak to implore mercy ayağına tez light ayağına yatmak arg. to pretend to be ayağını atmak to set foot in, to enter ayağını burkmak to sprain one's ankle ayağını çekmek to give up frequenting ayağını çelmek to trip up Ayağını denk al! Watch your step! ayağını denk almak to mind one's step, to watch one's step ayağını giymek to put on one's shoes ayağını kaydırmak to supplant, to oust ayağını kesmek to give up frequenting ayağını sürümek to shuffle Ayağını yorganına göre uzat ats. Cut your coat according to your cloth ayağının altına almak to give a beating, to trash ayağının altına karpuz kabuğu koymak to undermine sb's position ayağının tozuyla as soon as one comes ayak altında under foot ayak altında çiğnemek to tramp down ayak altında olmak to be in the way ayak atmak to go for the first time ayak ayak üstüne atmak to cross one's legs ayak bağı olmak tie sb down, to encumber ayak bağı mec. tie, a drag on sb ayak bakımı chiropody ayak basmak to set foot (in/on sth), to arrive, to visit ayak bileği ankle ayak bileğini burkmak to sprain one's ankle, to turn one's ankle ayak çekici oliver ayak değirmeni treadmill ayak diremek to put one's foot down ayak duvarı foot wall ayak freni foot brake ayak işi errand, donkeywork ayak işlerine bakmak to run errands ayak izi footprint, footstep ayak kemeri arch ayak kirası fee for a messenger; tip for a messenger * ayakteri ayak oyunları yapmak sp. to sidestep ayak parmağı toe ayak sesi step, footstep ayak tedavisi outpatient treatment ayak tırnağı toenail ayak uydurma silindiri compensating roller, dancing roller ayak uydurmak to keep in step with, to keep up (with sb/sth), to keep pace (with sb/sth) kon. ayak üstü bkz. ayaküstü ayak üzeri bkz. ayaküzeri ayak vidası foot screw ayak yapmak arg. to put on an act, to fake, to sham ayak-lambert foot-lambert ayak-libre foot-pound ayak-mum foot-candle ayak-ton foot-ton ayaklar altına almak to trample on sb/sth ayaklar altında underfoot ayakları geri geri gitmek to drag one's heels ayakları yere değmemek to be on top of the world ayaklarına kapanmak to grovel hkr., to go down on one's knees to sb ayaklarına kara su inmek to kick one's heels waiting for sb ayaklarına kara su inmiş footsore ayaklarını çekmek to tuck up ones legs ayaklarını sürümek to plod, to scuff ayaklarını toplamak to tuck up ones legs ayaklarının ucuna basarak yürümek to tiptoe ayaklarının ucuna basarak on tiptoe(s) ayakta standing, on foot ayakta duracak hali kalmamak to feel fatigued ayakta durmak to stand ayakta kalmak to stand, to remain standing ayakta olmak to be on one's feet ayakta tedavi ambulatory treatment ayakta tutmak to keep (sb/sth) alive ayakta uyumak to be dead on one's feet ayaktan on the foot